16 Şubat 2013 Cumartesi

Tazmanya'nın vahşi doğasında


Tazmanya'nın vahşi doğasında
Tazmanya ormanlarında geçen “The Hunter”, nadir bir kaplanın izini süren bir ödül avcısının başından geçenleri anlatırken, çevreci mesajları ile de dikkat çekiyor.
The Hunter zümrüt ormanları, çetin kayalıklarıyla Tazmanya adasının vahşi doğasından manzaralar sunan harikulade bir sinematografi vaat etmiyor sadece… Ormanın derinliklerine indikçe çok katmanlı bir hikâyenin yapraklarını da birer birer açıyor. Hikâyenin merkezinde, nadir bulunan bir kaplanın peşinde bu vahşi adaya sürüklenmiş, emekli asker Martin var. Kendisini üniversitede araştırma görevlisi olarak tanıtsa da aslında biyolojik silah üreten bir şirket için Tazmanya kaplanının izini sürüyor.
En son 1930’larda görünen, ancak hâlâ ormanın derinliklerinde yaşadığına inanılan bu çok özel kaplanınsa eşsiz bir özelliği var. Avını doğal bir çeşit anestezi ile sersemletebiliyor. Martin’in ümidi ise bu kaplanı bulmak, canlı olarak yakalamak ve alacağı örnekleri şirkete göndererek dolgun bir ücretin üstüne konmak… Bu sırada hikâyemiz kayıp bir zoolog, zoologun çaresiz ailesi, ekmek paralarının peşindeki keresteciler ve Tazmanya ormanlarını kurtarmak için savaşan çevreciler ekseninde şekilleniyor ve ortaya ekolojik gerilim olarak adlandırabileceğimiz değişik türde bir film çıkıyor. Doğaya karşı insanın mücadelesini izlerken, bir yandan da başkahramanın yalnız bir avcıdan, kol-kanaat geren bir koruyucuya dönüşme öyküsünü de izliyoruz. Julia Leigh’in dokuz dile çevrilen çok satan romanından uyarlanan Avustralya yapımı filmde, Martin rolündeki Willem Dafoe eşsiz performansıyla yapımı daha da yukarı taşıyor.
Tazmanya kaplanının peşinde…
Emekli bir asker olan avcı Martin David, eski bir arkadaşı vasıtasıyla dolgun ücret sunan bir iş alır. Red Leaf adındaki bir biyo-teknoloji şirketi, neslinin tükendiğine inanılan Tazmanya kaplanının yeniden görüldüğüne dair önemli ipuçları elde etmiştir ve Martin’den istedikleri, bu çok özel bir yeteneğe sahip olan canlıyı bulup doku ve organ örnekleri almasıdır. Şayet görevi başarıyla noktalandırırsa geride kalan bütün Tazmanya kaplanlarını da öldürmesi gerekmektedir ki böylece örnekler başka şirketlerin eline geçmesin…
Bu görevi tek başına yürütmeyi kabul eden Martin, üniversitede çalışan bir biyolog kılığında, Lucy Armstrong’un Tazmanya ormanındaki ne elektriğin ne de sıcak suyun olmadığı evine yerleşmek zorunda kalır. Ancak büyük bir aile trajedisinin üstüne geldiğini fark edecektir. Lucy’nin zoolog olan kocası uzunca bir süredir kayıptır ve kadın bütün gününü sakinleştiriciler kullanıp uyuyarak geçirmektedir. Martin burada Lucy’nin çocukları Sassy ve Bike ile arkadaş olur. Ancak kasabaya indiği sırada, bölgenin yerlileri tarafından pek de hoş karşılanmaz ve hatta sonunun Lucy’nin kocası gibi olmasını istemiyorsa evine dönmesi gerektiği söylenerek tehdit edilir. Martin bir yandan ormanın derinliklerinde Tazmanya kaplanının izini sürerken, bir yandan da Armstrong ailesiyle günden günden daha da yakınlaşmaktadır. Ancak Red Leaf şirketi, bir an önce somut birtakım sonuçlar beklemekte ve Martin’i de sıkıştırmaktadır. Lucy’nin kocas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2013. Digitürk Avcılar - İletişim e-mail: seo.istanbul.tr@gmail.com
Template Creating